|
Halen üyelik konusunda belirli bir görüşleri olmayan devletler ile ilgili yazılar tartışmaya en açık ve en aydınlatıcı yazılar. Washington DC’deki Georgetown Üniversitesi’nden Charles King Romanya ile Moldavya’nın Avrupa-Atlantik bölgesine entegrasyonları karşısındaki engelleri ele alıyor. Ancak bu iki devlet arasında ulusal kimlikleri, Avrupa’ya karşı tutumları ve gerçek entegrasyon düzeyleri açısından büyük farklar olduğu için bu zaten yapay bir karşılaştırma. Yazar Moldavya’da 1990’lardan itibaren devlet Moskova ile yakınlaştıkça halkın Avrupa Birliği ve NATO’ya verdiği desteğin nasıl azaldığını izliyor. Romanya’da ise halkın Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya verdiği destek değişmiyor: Batı Avrupa’da yapılan kamuoyu yoklamalarında AB adayları arasında Bükreş sürekli olarak en sonda gelmesine rağmen, Romanya halkının üçte biri (ve bunların da yarısı hiçbir şart koşmadan) AB üyeliğini destekliyor. King’in dediği gibi, “Avrupalılar Romanya konusunda Romanya’nın Avrupa konusunda olduğu kadar hevesli değiller.” Yazar Batı’nın ülkenin politik yönü, Büyük Romanya Partisi’nin radikal milliyetçiliği, ve azınlıklara gösterilen muamele konusundaki endişelerini belgeliyor. Ancak yazarın “yakın bir gelecekte ne Romanya ne de Moldavya AB üyesi olmayacaklar” şeklinde vardığı sonuç artık geçerli değil, ve değişmesi gerekiyor. O tarihten sonra Romanya NATO’ya katıldı ve AB üyeliği konusunda da önünde gayet kesin bir takvim var; Moldavya ise Rusların hakimiyeti altındaki Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ile Batı arasındaki tampon bölgede kaybolmuşa benziyor.
|