zwaar – Turkish Translation – Keybot Dictionary

Spacer TTN Translation Network TTN TTN Login Deutsch Français Spacer Help
Source Languages Target Languages
Keybot 15 Results  www.nato.int
  China en klimaat- veran...  
Maar de leiders weten ook dat China zeer zwaar getroffen
Karbon emisyonları ile ilgili kısıtlamaları kalkınmasını engelleyen bir tehdit olarak görüyor.
  NATO Review - Boekarest...  
De NAVO-Top in Boekarest is belangrijk. Hij vindt plaats op een moment dat de collectieve wil en overtuiging van het Bondgenootschap zwaar op de proef worden gesteld.
NATO’nun Bükreş Zirvesi büyük bir önem taşımaktadır. Zirve İttifak’ın toplu irade ve inancının sınavdan geçtiği bir tarihe rastlamaktadır.
  Een strijd der geesten  
Defensiebudgetten zullen vermoedelijk zwaar getroffen worden.
Orta, Doğu ve Kuzey Avrupalı müttefiklerimiz
  NATO Review - Voedsel e...  
de landbouwproductie wordt getroffen door slecht weer – de oogsten in Australië bijvoorbeeld, zijn zwaar getroffen door perioden van droogte. Het Wereldvoedselprogramma voorspelt dat dit soort weersomstandigheden in meer dan 40 ontwikkelingslanden tot lagere oogsten zal leiden.
Zirai üretim elverişsiz hava koşullarından etkileniyor – örneğin, Avustralya kuraklıktan çok zarar gördü. Dünya Gıda Programının tahminlerine göre hava koşullarına bağlı olarak kırktan fazla gelişmekte olan ülkede mahsul kaybı görülecektir.
  NATO Review - Voedsel e...  
Overal waar de allerarmsten wonen – maar vooral die landen of regio’s die netto voedselimporteurs zijn. Afrika is bijzonder zwaar getroffen, samen met delen van Azië en Midden- en Zuid-Amerika. In sommige exportlanden daarentegen, zoals Argentinië, Canada en Australië, verbeterde de voedselsituatie en de handelsbalans.
Dünyanın en fakirlerinin yaşadığı bölgeler – ama özellikle gıda maddeleri ithal eden ülkeler ve bölgeler. Asya’nın bazı bölgeleri, Orta ve Güney Amerika’nın yanı sıra Afrika en çok etkilenen ülkeler arasında. Buna karşılık Arjantin, Kanada ve Avustralya gibi gıda maddesi ihraç eden bazı ülkeler ise bu durumun ülkelerindeki ticari dengeleri düzelttiğine şahit olmuşlardır.
  Protectionisme: wie wor...  
Samengevat, het is zeer wel mogelijk dat de crisis in de hele wereld tot interne politieke instabiliteit zal leiden. De handel is reeds zwaar getroffen. Serieus protectionisme á la 1930 zou economisch gezien de duimschroeven verder aandraaien en politiek gezien een enorm gevaar betekenen.
Sonuç olarak, krizin tüm dünyada ülke içi siyasi istikrarsızlığa yol açabilme potansiyeli vardır. Ticaret büyük bir darbe yemiştir. 1930’lar tipi ciddi bir korumacılık ekonomik açıdan bir darbe daha, siyasi açıdan ise ürkütücü bir tehlike olacaktır. Ancak eğer krizin makro kısmı halledilebilirse bu tehlike savuşturulabilir.
  Veiligheid en de gevolg...  
Dat is een simpele realiteit en bezuinigingen zijn onvermijdelijk. Wij moeten ons echter wel bewust zijn van de potentiële negatieve gevolgen op de lange termijn, als wij te zwaar en buiten proportie op defensie bezuinigen.
Halen tüm Müttefikler ekonomik krizin ciddi etkileriyle uğraşmaktadırlar. Bu basit bir gerçektir, ve kesintiler olması kaçınılmazdır. Ancak savunma harcamalarında yapılacak çok büyük ve orantısız kesintilerin yaratacağı olası uzun vadeli olumsuz etkilerin bilincinde olmalıyız. Özellikle Avrupalı Müttefikler savunma yatırımlarından vazgeçme fikrine karşı koymalı ve Atlantik'in iki yakası arasında mevcut olan savunma harcamaları farkının daha da büyümesini önlemelidirler.
  Nato Review  
Maar Laura Cleary van de Cranfield Universiteit wijst erop dat Bulgarije, in tegenstelling tot de Baltische republieken en Slovenië, werkt met relatief zwaar gepantserde formaties en minder met de lichtbewapende territoriale verdedigingstroepen.
Bulgaristan’ın güç planlama yeteneklerinin geliştirilmesi konusundaki taahhüdü ülkeyi “Post-Neutral” kategoriye sokuyor. Ancak Cranfield Üniversitesinden Laura Cleary Baltık Cumhuriyetleri ve Slovenya’nın aksine Bulgaristan’ın ülke topraklarını koruyacak hafif silahlı toprak savunma güçleri yerine ağır zırhlı oluşumlara dayanmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. Ülke profesyonelleşme sürecine geç başlamış ve çabuk çözümlerden kaçınmıştır; reform planlarını doğrudan etkilemeyen teçhizat edinimlerini iptal ederek daha orta ila uzun vadeli bir yaklaşımı tercih etmiştir. Burada da ÜEP askeri reform sürecine daha odaklanmış, daha geniş amaçlara yönelik bir reform süreci sağlamıştır.
  Nato Review  
Dit besluit leidde tot enorme demonstraties van de vredesbewegingen aan beide zijden van de Atlantische Oceaan. Verscheidene regeringen, met name die in Duitsland en Nederland, kwamen in hun land zwaar onder druk te staan.
1979’da İttifak’ın Sovyetler Birliği’nin SS20’lerine karşılık olarak Avrupa’da Cruise ve Pershing füzeleri konuşlandırma kararı dolayısıyla Luns’un NATO’daki uzun görev süresinin son dönemlerine Avrupa füzeleri konusu hakim oldu. Bu karar Atlantik’in her iki yanında da büyük sokak protestolarına yol açtı. Birçok hükümet, özellikle de Almanya ve Hollanda hükümetleri, ülkelerinde ağır baskılara maruz kaldılar. Luns bir yandan kamuoyunu NATO’nun silahları kontrol görüşmelerinde samimi olduğuna inandırmaya çalışırken bir yandan da füzelerin konuşlandırmalarına destek aramak gibi zor bir görevi yürüttü. Bu görevde kendisine Fransa’da François Mitterand ve Almanya’da Helmut Schmidt ve Helmut Kohl gibi güçlü devlet adamlarının desteği yardımcı oldu. 1984’de emekli olduğunda Avrupa’da ilk Cruise ve Pershing füzeleri konuşlandırılmıştı. Silahların kontrolü görüşmelerinin bunların geri alınmasını sağlaması üç yıl aldı.
  Nato Review  
Ze moeten overschakelen van territoriale defensie op operaties in het buitenland en tegelijkertijd moeten ze proberen de gevolgen van de technologische revolutie te verwerken, een revolutie die betekent dat we het industriële tijdperk van de oorlogvoering achter ons moeten laten en over moeten gaan op het informatietijdperk. In Europa hebben we nog te veel zwaar metaal.
Savunma planlamacıları için bundan daha zor bir dönem olduğunu sanmıyorum. Zira bu kişiler bir yandan alan savunmasından konuşlandırma operasyonlarına geçerken bir yandan da bizi sanayi devrimi savaşlarından enformasyon çağı savaşlarına taşıyan teknolojik devrimin neler ima edebileceğini anlamaya çalışmaktadırlar. Avrupa’da çok demir yığını var. Bu arada, sonu B-İ-L-M-E-K ile biten tüm niteliklerde eksiğimiz var: idame ettirebilmek, konuşlandırabilmek, hareket kabiliyeti sağlayabilmek ve birlikte çalışabilmek. Bu niteliklerin bir çoğu artık sivil alana girmeye başlayan yeni gözlem ve iletişim sistemleri teknolojisi ile ilgilidir. Hükümetleri de bu tür bir kaydırma yapmaya teşvik etmeliyiz. Ancak, biz, mütevazı bir bütçesi olan küçük bir ajans olduğumuzdan ancak vicdanın sesi ve bir katalizör görevi yapabiliriz.
  NATO Review - Afghanist...  
Zij moeten beklemtonen dat de strijd in Afghanistan, en in andere delen van de wereld, op z’n minst gedurende een generatie betrokkenheid en middelen zal vergen. Een gebrek aan steun op het thuisfront in Amerika en Europa zal het Afghaanse publiek zwaar ontmoedigen.
Siyasi liderler operasyonun hacmini ve ortalama süresini açıklığa kavuşturmak zorundadırlar. Afganistan ve dünyanın diğer yerlerindeki çalışmaların en az bir nesil boyunca taahhüt ve kaynak gerektireceğinin altı çizilmelidir. ABD ve Avrupa ülkelerinden gelen desteğin az olması, desteğin uzun vadeli ve sürekli olduğunu duymak ve daha da önemlisi bunu eylemlerde görmek isteyen Afgan halkının moralini bozacaktır.