zij – Türkisch-Übersetzung – Keybot-Wörterbuch

Spacer TTN Translation Network TTN TTN Login Français English Spacer Help
Ausgangssprachen Zielsprachen
Keybot 51 Ergebnisse  ar2006.emcdda.europa.eu
  Kader 8  
Het feit dat intensief cannabisgebruik vaak voorkomt in samenhang met mentale problemen die niet drugsspecifiek zijn, heeft praktische gevolgen. Wanneer clinici een behandelplan opstellen voor cannabisgebruikers, kan het voor hen moeilijk te bepalen zijn of zij moeten beginnen met het drugsgebruik of met het mentale probleem.
Yoğun esrar kullanımının genellikle uyuşturucu tipine özel olmayan ruhsal sorunlarla birlikte meydana gelmesi gerçeğinin uygulamaya yönelik sonuçları vardır. Esrar kullanıcıları için bir tedavi planı oluştururken, klinisyenler için uyuşturucu kullanımından mı yoksa ruhsal sağlık sorunundan mı başlamak gerektiğini bilmek güç olabilir. Sorunlu esrar kullanımı tedavisinin etkilerine dair çalışmalar hala seyrek olup, var olan birkaçı da yalnızca belirli psikososyal tedavileri kapsamaktadır. Tüm diğer tedavi şekilleri üzerinde ya hiç çalışılamamış ya da yeterince çalışma yapılmamıştır; dolayısıyla etkinlik ve verimliliğe dair kanıt bulunmamaktadır.
  Kader 6  
Zij zijn echter ook een weerspiegeling van de middelen, prioriteiten en strategieën van rechtshandhavingsinstanties, van de kwetsbaarheid van drugshandelaren voor nationale en internationale strategieën voor het terugdringen van het aanbod en van de rapportagepraktijken.
Bir ülkedeki uyuşturucu ele geçirme vakaları, aynı zamanda kanun uygulayıcı kaynaklar, öncelikler ve stratejilerinin yanı sıra kaçakçıların ulusal ve uluslararası arz azaltma faaliyetlerinin zayıf yönleri ile raporlama faaliyetlerini de yansıtmakla beraber, genellikle uyuşturucu arzı ile bulunabilirliğinin dolaylı bir göstergesi olarak kabul edilir. Ele geçirilen miktarlar, örneğin bir yılda ele geçirilenlerin birkaçı çok büyükse, bir yıldan diğerine büyük farklar gösterebilir. Bu sebeple, ele geçirmelerin sayısı bazen eğilimlerin daha iyi bir göstergesidir. Tüm ülkelerde, ele geçirmelerin sayısı, perakende (sokak) düzeyindeki küçük ele geçirmelerin büyük bir oranını içerir. Ele geçirilen uyuşturucuların kaynağı ve hedefi biliniyorsa, kaçakçılık yolları ile üretim alanlarına işaret edebilir. Perakende düzeyindeki uyuşturucuların fiyatı ve saflığı/etkisi, Üye Devletler’in çoğu tarafından rapor edilmektedir. Bununla beraber, veriler, her daim karşılaştırılabilir olmayan bir dizi farklı kaynaktan geldiğinden, ülkeler arasında hassas karşılaştırmalar yapmak güçleşmektedir.
  Hoofdstuk 4: Amfetamine...  
Onder jongvolwassenen in de diverse Europese landen ligt het “ooit”-gebruik van ecstasy gemiddeld op 5,2%, variërend van 0,5 tot 14,6%, zij het dat de helft van de landen een percentage van minder dan 3,6% meldt.
Avrupa ülkelerindeki genç yetişkinler arasında, yaşam boyu ecstasy kullanımının yaygınlığı % 5,2 olup, her ne kadar ülkelerin yarısı tarafından % 3,6’nın altında kalan oranlar rapor edilse de, % 0,5 ile % 14,6 arasında değişmektedir. Çek Cumhuriyeti (% 14,6), Birleşik Krallık (% 12,7) ile İspanya (% 8,3) en yüksek yaygınlık oranlarını rapor eden ülkelerdir.
  Voorwoord  
Ondanks de verschillen tussen de lidstaten in de details van de drugsproblematiek waar zij elk mee te kampen hebben en in hun prioriteiten voor actie bestaat er algemene overeenstemming over het belang van het delen van informatie en samenwerking om de drugstoevoer terug te brengen alsook over de noodzaak toevoerbeperkende activiteiten in evenwicht te brengen met vraagbeperkende maatregelen; in toenemende mate bestaat er ook consensus over de noodzaak zich te laten leiden door bewijzen bij het maken van moeilijke keuzen over programma’s en actiemaatregelen die het meest in het belang van de burgers zijn.
Mevcut bilgiler bize sürekli dikkatli olma gereğini ve rahatlamanın tehlikelerini hatırlatmaktadır. Bu raporda uyuşturucuya bağlı HIV enfeksiyonları ve uyuşturucuya bağlı ölümlere ilişkin olarak uyarılar yer almaktadır. Bununla beraber, genel olarak Avrupa’da, bu gibi sorunlara eğilmek için olağanüstü çabalar gösterilmiş ve somut ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu durum, Avrupa’da politika yapıcıların güç tercihlerde bulunmak durumunda kalmış oldukları ve eldeki kanıtları dikkatle inceledikten sonra da bu tercihleri yaptıkları anlamına gelmiştir. Böylesi bir politika perspektifi alkışlanmalıdır. Dünyadaki uyuşturucu sorunu tartışmasında, dengeli ve kanıt esaslı bir yaklaşım ihtiyacına ilişkin görüşler de oldukça fazladır. Avrupa’da, belki de başka hiçbir yerde olmadığı kadar, bu konuşmalar gerçek olmuştur. Üye Devletlerimiz arasında, her birinin karşı karşıya olduğu uyuşturucu sorununun ayrıntılarındaki ve eyleme yönelik önceliklerindeki farklılıklara rağmen, uyuşturucu arzını azaltmak üzere bilgi paylaşımı ve işbirliği yapmanın önemi için olduğu kadar, arz azaltma faaliyetlerini talep azaltma tedbirleriyle dengeleme ihtiyacına yönelik de ortak bir fikir birliği bulunmaktadır ve hangi program ve eylemlerin vatandaşlarımız için en iyi faydayı sağlayabileceğine dair zor kararların alınmasında kanıt esaslı hareket etme gereğine ilişkin olarak da mutabakat artmaktadır. Bu Avrupa yaklaşımı yalnızca Avrupa’nın yeni uyuşturucu stratejisinde değil, aynı zamanda Üye Devletlerimiz’in kabul etmiş olduğu ulusal uyuşturucu stratejilerinde, Avrupa’dan bu konu hakkında çıkan daha güçlü ve ortak seste ve EMCDDA’nın çalışmalarında da kendini göstermekte olup, biz de Avrupa’daki uyuşturucu sorunu hakkındaki mevcut bilgilerin tarafsız ve bilimsel açıdan sıkı bir analizini sunmak yoluyla bilgilendirilen politika yapıcılığını kolaylaştırmak konusunda üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışmaktayız.
  Kader 14  
Hoewel de meeste drugsgebruikers stoppen met drugs of hun drugsgebruik verminderen wanneer zij in de gevangenis terechtkomen, zijn er ook gedetineerden die in hun gebruikspatroon volharden. Sommige gedetineerden komen zelfs pas in de gevangenis voor het eerst in aanraking met drugsgebruik (en/of met het injecteren van drugs).
Her ne kadar uyuşturucu kullanıcılarının çoğu hapse girdikten sonra uyuşturucu kullanmayı (ve/veya uyuşturucu enjekte etmeyi) azaltsa veya bıraksa da, bazı tutuklular devam etmekte ve bazıları da hapisteyken uyuşturucu kullanmaya başlamaktadır. Mevcut araştırmalara göre, mahkumların % 8-51’i hapishanede uyuşturucu kullanmıştır, % 10-42’si düzenli uyuşturucu kullanımı bildirmektedir ve % 1-15’i hapishanedeyken uyuşturucu enjekte etmiştir (4). Bu durum, bulaşıcı hastalıkların potansiyel yayılmasına yönelik olarak, özellikle de steril enjeksiyon ekipmanına erişim ile hapishane mevcudu arasında paylaşma uygulamalarına ilişkin bazı sorunlar yaratmaktadır.
  Hoofdstuk 4: Amfetamine...  
De productie van amfetaminen en ecstasy is moeilijk te kwantificeren, omdat zij begint met eenvoudig te verkrijgen chemicaliën in gemakkelijk te verbergen laboratoria. (UNODC, 2003a). De meest recente schatting van de jaarlijkse productie van amfetaminen en ecstasy wereldwijd is ongeveer 520 ton (UNODC, 2003b).
Amfetamin ve ecstasy üretimini rakamlara dökmek zordur çünkü ‘herşey hazır kimyasallarla, kolaylıkla gizlenebilen laboratuvarlarda başlar’ (UNODC, 2003a). Yıllık global amfetamin ve ecstasy üretimine dair en son tahmin yaklaşık 520 tondur (UNODC, 2003b). Bu maddelerin tüm dünyada toplam ele geçirilmeleri 2000 yılında 46 tonla doruğa ulaşmıştır. 2001 ve 2002’deki bir düşüşün akabinde, ele geçirmeler 2003 yılında tekrar 34 tona çıkmış ve 2004’te ufak bir düşüşle 29 tona inmiştir. 2004’te, metamfetamin olarak geçen toplam amfetamin ve ecstasy ele geçirmelerinin payı (2003’te % 66’dan) % 38’e düşerken, ecstasy bunun % 29’unu ve amfetamin de % 20’sini oluşturuyordu (CND, 2006).
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
Waar trendmatige ontwikkelingen wel beschikbaar zijn, laten zij geen algemeen patroon zien. In sommige landen en regio’s geven zij een daling aan (bijvoorbeeld Schotland en het Verenigd Koninkrijk), terwijl elders juist sprake zou zijn van een stijging.
Zamansal eğilimlerin mevcut olduğu yerlerde, bunlar genel bir model oluşturmadığından bazı ülkeler ve bölgelerde düşüşler (örneğin İskoçya, Birleşik Krallık), diğerlerinde ise artışlar ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, bu alandaki veri eksikliği net bir tablo oluşturmanın mümkün olmadığı anlamına gelmektedir.
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
Waar trendmatige ontwikkelingen wel beschikbaar zijn, laten zij geen algemeen patroon zien. In sommige landen en regio’s geven zij een daling aan (bijvoorbeeld Schotland en het Verenigd Koninkrijk), terwijl elders juist sprake zou zijn van een stijging.
Zamansal eğilimlerin mevcut olduğu yerlerde, bunlar genel bir model oluşturmadığından bazı ülkeler ve bölgelerde düşüşler (örneğin İskoçya, Birleşik Krallık), diğerlerinde ise artışlar ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, bu alandaki veri eksikliği net bir tablo oluşturmanın mümkün olmadığı anlamına gelmektedir.
  Hoofdstuk 3: Cannabis  
Net als bij vergelijkbare projecten in Oostenrijk gebeurt dit in de vorm van een training die bestaat uit tien modulen waarmee de alertheid van leerkrachten met betrekking tot cannabisgebruik wordt vergroot en zij risicoleerlingen kunnen leren herkennen.
Alman Projesi Stoned at School, öğretmenleri erken tespit ile erken müdahale, esrar tüketiminin önlenmesi ve okullar ile uyuşturucu danışma servisleri arasında iletişim kurmak konularında eğitmeyi amaçlamaktadır. Avusturya’daki benzer projeler gibi, öğretmenleri esrar tüketimi konusunda bilinçlendirecek ve risk altındaki öğrencileri saptayacak 10 modüllük bir eğitim programıdır.
  Hoofdstuk 3: Cannabis  
De meeste cliënten geven aan voor het eerst cannabis te hebben gebruikt toen ze behoorden tot de jongste leeftijdsgroepen: 36,8% gebruikte de drug voor de eerste keer vóór hun vijftiende. Vrijwel niemand die in behandeling gaat meldt ouder dan 29 jaar te zijn geweest toen hij of zij voor het eerst cannabis gebruikte (80).
Çoğu hasta, esrarı ilk kez en genç yaş grubundayken kullandığını rapor etmektedir ve bunların % 36,8’i uyuşturucuyu ilk kez 15 yaşından önce kullanmıştır. Tedavi görmek isteyen neredeyse hiç kimse esrarı ilk kez 29 yaşından sonra kullandığını rapor etmemiştir (80).
  Hoofdstuk 2: De aanpak ...  
In de huidige economische omstandigheden zou het voor veel landen lastig kunnen zijn te voldoen aan de vraag naar mogelijkheden voor arbeidsmarktintegratie voor oudere heroïnegebruikers, zelfs wanneer zij een stabiel leven leiden dankzij onderhoudsbehandeling.
Bazı ülkeler, ikame tedavisi gören büyük eroin kullanıcısı gruplarının, sosyal yeniden entegrasyon desteği ve özellikle de ücretli iş için buna karşılık gelen bir gereksinim yarattığını bildirmektedir. Mevcut ekonomik koşullar altında pek çok ülke, uyuşturucu idame tedavisinde stabilize edilmiş dahi olsalar, daha yaşlı eroin kullanıcılarının mesleki yeniden entegrasyon ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilir. Bu durum, söz konusu grubun içerisindeki yüksek düzeylerdeki hastalık oranı yüzünden daha da ağırlaşmaktadır.
  Hoofdstuk 7: Infectiezi...  
Er zij op gewezen dat het bewijs voor de effectiviteit het sterkst is als het gaat om de preventie van HIV-infectie onder drugsspuiters. Er is een behoorlijke hoeveelheid bewijs beschikbaar waaruit blijkt dat interventies als effectief kunnen worden beschouwd en dat de toegang tot allerlei typen behandeling bescherming biedt (Farrell et al., 2005; WHO, 2005).
Etkinliğe dair kanıtların en güçlü olduğu alan, uyuşturucu enjekte edenler arasında HIV enfeksiyonun önlenmesi konusundadır. Eldeki sağlam kanıtlar, müdahalelerin etkin kabul edilebileceğini ve her tipte tedaviye erişimin korunma sağladığını göstermektedir (Farrell vd., 2005; WHO, 2005). 1990’ların ortalarından beri, Avrupa’nın tepkisi uyuşturucu bağımlılığı tedavisi verilmesinde bir artışla belirlenmiştir (bkz. Bölüm 2) ve bu genel olarak, HIV’in enjekte edenler arasındaki epidemik yayılması anlamında şu anda Avrupa’da görülen nispeten umut verici tabloya katkıda bulunan unsurlardan biri gibi görünmektedir.
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
De meeste opioïdencliënten geven aan deze drugs voor het eerst te hebben gebruikt toen zij tussen de 15 en 24 jaar waren. Ongeveer 50% van de cliënten zegt de drug voor het eerst te hebben gebruikt voordat zij 20 jaar waren (181).
Çoğu opioid hastası, bu uyuşturucuları ilk kez 15 ve 24 yaşları arasında kullandığını, yaklaşık % 50’si uyuşturucuyu ilk kez 20 yaşından önce kullandığını bildirmektedir (181). İlk kullanım ile ilk tedavi talebi arasındaki zaman aralığı genellikle 5 ila 10 yıl arasında olduğundan ve başlangıç ile düzenli uyuşturucu kullanımı arasındaki zamanın da 1,5-2,5 yıl olduğu tahmin edildiğinden (Finlandiya ulusal raporu), opioid hastalarının ilk kez özel tedavi istemeden önce tipik olarak 3-7 yıl düzenli uyuşturucu kullandıkları sonucu çıkarılabilmektedir.
  Hoofdstuk 1: Beleid en ...  
(27)  Zie tabel DLO-7 in het Statistical Bulletin 2006; opgemerkt zij dat in Zweden het percentage met heroïne verband houdende strafbare feiten in de periode 1999-2003 is gedaald.
(27)  Bkz. 2006 istatistik bülteninde Tablo DLO-7; İsveç’te eroinle ilgili suçların 1999-2003 döneminde düştüğünü göz önüne alın.
  Hoofdstuk 1: Beleid en ...  
Uitsplitsingen naar soort delict waren in alle landen beschikbaar (zij het in sommige gevallen niet voor ieder jaar tussen 1999 en 2004) met uitzondering van Denemarken, Estland, Letland, Litouwen, Hongarije, Slowakije en Roemenië.
(17) Suç tipine göre dökümler (bazen 1999 ve 2004 arasındaki her yıl için olmamakla beraber), Danimarka, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Slovakya ve Romanya dışındaki tüm ülkelerde mevcuttu.
  Hoofdstuk 7: Infectiezi...  
In de vijftien oude lidstaten was in de jaren tachtig en in het begin van de jaren negentig een sterke stijging zichtbaar, die mogelijk samenhing met de toename van het gebruik en de injectie van heroïne. Tussen 1990 en 2000 bleef het aantal sterfgevallen ten gevolge van drugsgebruik toenemen, zij het minder sterk (Figuur 13).
AB’den elde edilen veriler uyuşturucuya bağlı ölümlerde bazı genel eğilimler ortaya koymaktadır. AB-15 Üye Devletleri arasında, 1980’lerde ve 1990’ların başlarında, olasılıkla eroin kullanımı ile enjeksiyonun yaygınlaşmasına paralel olarak, keskin bir artış görülmekteydi. 1990 ve 2000 arasında uyuşturucu ölümleri, daha az belirgin olmakla beraber, artmaya devam etmiştir (Şekil 13). Bilgi sağlayan Üye Devletler’deki (eski ve yeni çoğu Üye Devlet) uyuşturucuya bağlı ölümlerin yıllık toplam sayısı 1995’te 8.054’ten 2000’de 9.392’ye çıkarak % 14’lük bir artış göstermiştir.
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
Eerder is al gerapporteerd dat de groep cliënten die behandeling wegens opioïdengebruik aanvraagt, ouder wordt, en die trend heeft zich in 2004 voortgezet. Bijna alle opioïdengebruikers die om behandeling vragen, zijn ouder dan 20 jaar, en bijna de helft is ouder dan 30 jaar.
Daha önce opioid kullanımı için tedavi görmek isteyen hasta nüfusunun yaşlanmakta olduğu rapor edilmiş ve bu eğilim 2004 yılında sürmüştür. Tedavi görmek isteyen opioid kullanıcılarının neredeyse tümü 20’nin ve yaklaşık yarısı da 30 yaşın üzerindedir. Avrupa düzeyinde mevcut veriler yalnızca küçük bir opioid kullanıcısı grubunun (% 7’den az) ilk yardım istediklerinde 20 yaşından genç olduğunu göstermektedir (179). Eroin kullanımı için tedavi görmek isteyen çok genç kişilere (15 yaşından küçük) dair raporlar nadiren bulunmaktadır (180). Örneğin Sofya, Bulgaristan’da 11-12 yaşında çocuklar bildirilmiştir ama genellikle eroin için tedavi talebi gençler arasında nadir gibi görünmektedir.
  Hoofdstuk 2: De aanpak ...  
In dit verband zij gewezen op een recente Duitse studie betreffende de internationale literatuur terzake (Bühler en Kröger, 2005, geciteerd in het Duitse nationale verslag), waarin geadviseerd wordt mediacampagnes te gebruiken als ondersteunend middel, en niet als enige maatregel, voor het bewerkstelligen van gedragsverandering.
Kitle iletişim kampanyalarının rolü giderek davranışları değiştirmekten ziyade bilinçlendirmek (temellendirmek, desteklemek ve çevresel stratejilerin altında yatan mantığı genel halka açıklamak) olarak görülmektedir. Bu anlamda, Almanlar tarafından uluslararası literatürün yeni bir incelemesi (Bühler ve Kröger, 2005, Alman ulusal raporundan alınmıştır), medya kampanyalarının, yalnızca davranış değişiklikleri gerçekleştirmek için tek tedbir olarak değil, destekleyici bir tedbir olarak kullanılmasını önermektedir.
  Hoofdstuk 3: Cannabis  
Uit de beschikbare gegevens komt het beeld naar voren dat cliënten die in extramurale behandelcentra worden behandeld voor cannabisproblemen doorgaans relatief jong zijn; vrijwel alle cannabisgebruikers die voor het eerst in behandeling gaan, zijn jonger dan 30 jaar.
Mevcut veriler ayakta tedavi merkezlerindeki esrar hastalarının nispeten gençlerden oluştuğunu öne sürmektedir; tedaviye yeni başlayan neredeyse tüm esrar hastaları 30 yaşın altındadır. Özel uyuşturucu tedavisinde bulunan 13-19 yaş arası gençlerin birincil esrar sorununa sahip olarak kaydedilmeleri diğer yaş grubundaki hastalardan daha çok olası olup esrar, 15 yaşından küçükler arasındaki tedavi taleplerinin % 75’ine ve 15-19 yaş arasındakilerin de % 63’üne karşılık gelmektedir (79).
  Hoofdstuk 1: Beleid en ...  
In Bulgarije is bij de Wet tot wijziging en aanvulling van het wetboek van strafrecht (nieuw SG 26/04) artikel 354 bis, lid 3, geschrapt, waarin verslaafden vrijgesteld werden van strafrechtelijke aansprakelijkheid wanneer zij in het bezit bleken te zijn van een enkele dosis.
Bulgaristan’da, ceza hukukunun Değişiklik ve İlave Kanunu (yeni SG 26/04), tek bir dozla yakalandıkları takdirde, bağımlıları cezai yükümlülükten muaf tutan 354a (3) sayılı Kısmı lağvetmektedir. Bu tedbirin gerekçeleri arasında tek bir dozun miktarını tanımlamanın zorlukları ile istisnanın mahkemede uyuşturucu satıcılarının lehine suistimali bulunmaktaydı.
  Hoofdstuk 1: Beleid en ...  
Gegevens over "aangiften" van drugsdelicten waren voor de periode 1999-2004 in alle landen beschikbaar (zij het in sommige gevallen niet voor ieder jaar) met uitzondering van Cyprus, Slowakije, Bulgarije, Roemenië, Turkije en Noorwegen, en voor 2004 in alle landen met uitzondering van Ierland, het Verenigd Koninkrijk en Noorwegen.
(15) Uyuşturucu kanunu suçlarının ‘raporları’ hakkında veriler 1999-2004 için (bazen her yıl için olmamakla beraber), Kıbrıs, Slovakya, Bulgaristan, Romanya, Türkiye ve Norveç dışındaki tüm ülkelerde ve 2004 için de İrlanda, Birleşik Krallık ve Norveç dışındaki tüm ülkelerde mevcuttu.
  Hoofdstuk 1: Beleid en ...  
In Litouwen kan het werken met drugs met het oogmerk van verkoop niet meer bestraft worden met ten hoogste 90 dagen opsluiting in een politiecel; op dit strafbaar feit is nu een aanzienlijk strengere minimumstraf gesteld, namelijk een gevangenisstraf, zij het dat de minimale duur daarvan verlaagd is van vijf tot twee jaar.
Litvanya’da, uyuşturucuyu satış amacıyla bulundurmak, artık polis hücresinde 90 güne kadar hapisle cezalandırılamamaktadır; her ne kadar asgari ceza 5 yıldan 2 yıla düşürülmüş olsa da, bu suç artık dikkate değer ölçüde daha ağır bir asgari cezayı, yani bir hapis cezasını da beraberinde getirmektedir. Büyük miktarda uyuşturucu hırsızlığı veya organize grup hırsızlıkları için azami ceza 15 yıla çıkarılmıştır.
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
De meeste opioïdencliënten geven aan deze drugs voor het eerst te hebben gebruikt toen zij tussen de 15 en 24 jaar waren. Ongeveer 50% van de cliënten zegt de drug voor het eerst te hebben gebruikt voordat zij 20 jaar waren (181).
Çoğu opioid hastası, bu uyuşturucuları ilk kez 15 ve 24 yaşları arasında kullandığını, yaklaşık % 50’si uyuşturucuyu ilk kez 20 yaşından önce kullandığını bildirmektedir (181). İlk kullanım ile ilk tedavi talebi arasındaki zaman aralığı genellikle 5 ila 10 yıl arasında olduğundan ve başlangıç ile düzenli uyuşturucu kullanımı arasındaki zamanın da 1,5-2,5 yıl olduğu tahmin edildiğinden (Finlandiya ulusal raporu), opioid hastalarının ilk kez özel tedavi istemeden önce tipik olarak 3-7 yıl düzenli uyuşturucu kullandıkları sonucu çıkarılabilmektedir.
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
De productie van illegale opium is wereldwijd betrekkelijk stabiel gebleven tussen 1999 en 2004, behalve in 2001, toen een door het Taliban-regime uitgevaardigd verbod op de teelt van opiumpapaver in Afghanistan tot een scherpe, zij het korte productiedaling leidde.
Avrupa’da tüketilen eroin ağırlıklı olarak, yasadışı afyon arzında dünya lideri konumunu sürdüren ve 2005’te toplam yasadışı afyon üretiminin yüzde % 89’unu karşılayan Afganistan’da, daha sonra da Myanmar’da (% 7) imal edilmektedir. Toplam yasadışı afyon üretimi, Afganistan’daki Taliban rejiimi tarafından uygulanan bir haşhaş tarımı yasağının dramatik ama kısa ömürlü bir düşüşe yol açtığı 2001 haricinde, 1999 ve 2004 arasında göreli olarak sabit kalmıştır; 2005’te 4.670 ton üretildiği tahmin edilmekte olup, bu 2004’e oranla % 4’lük bir düşüş anlamına gelmektedir (CND, 2006). Tüm dünyadaki potansiyel eroin üretiminin 2005’te 472 ton olduğu tahmin edilmekteydi (2004’te 495) (UNODC, 2006).
  Hoofdstuk 5: Cocaà¯ne e...  
Cocaïne is na opioïden en cannabis de drug die het meest wordt genoemd als reden om in behandeling te gaan; de drug was in 2004 goed voor ongeveer 8 % van alle aanvragen voor behandeling in de gehele EU (151). Er zij op gewezen dat Spanje, een land dat over het algemeen een hoge vraag naar behandeling vanwege cocaïne rapporteert, nog geen gegevens heeft geleverd.
Kokain, opioidler ve esrardan sonra en çok tedaviye başlama sebebi olarak bildirilen uyuşturucu olup 2004’te tüm AB’deki tedavi taleplerinin % 8’ine karşılık gelmektedir (151). Kokain için genellikle yüksek tedavi talepleri bildiren bir ülke olan İspanya’nın henüz veri sunmamış olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu genel rakam ülkeler arasında büyük bir farklılığı yansıtmaktadır: çoğu ülkede kokain kullanımına bağlı tedavi talepleri oldukça düşük olmasına rağmen Hollanda’da (% 37) ve tarihsel olarak İspanya’da (2002’de % 26), kokain kullanımı için tedavi görmek isteyen bütün hastaların oranı çok daha yüksektir. Eldeki en yeni verilerde, bir grup ülke tüm hastalar içindeki kokain hastaları yüzdesinin % 5 ile % 10 arasında olduğunu rapor ederken (Danimarka, Almanya, Fransa, İrlanda, İtalya, Kıbrıs, Malta, Birleşik Krallık ve Türkiye) geri kalan ülkelerde oranlar oldukça düşüktür (152). Birkaç ülkede, tüm hastalarla karşılaştırıldığında, birincil kokain kullanımı için tedavi talep eden yeni hasta yüzdeleri daha yüksektir (153) ve genel olarak tüm yeni tedavi taleplerinin yaklaşık % 12’si kokainle bağlantılı olarak rapor edilmektedir. Kokain aynı zamanda yeni hastaların yaklaşık % 12’si tarafından ikincil bir uyuşturucu olarak rapor edilmiştir (154).
  Hoofdstuk 7: Infectiezi...  
Voor Spanje en Italië zijn geen nationale gegevens over HIV-gevallen beschikbaar. Gegevens uit routinematige diagnostische tests zijn moeilijk te interpreteren, daar zij vatbaar zijn voor verschillende selectievertekeningen; niettemin zijn deze gegevens uit deze landen reden tot zorg.
İspanya ve İtalya’da vaka raporlamadan edilen ulusal veriler bulunmamaktadır. Rutin diyagnostik testlerden elde edilen verilerin, farklı seçim tercihlerinden etkilenmiş olabileceklerinden dolayı değerlendirilmesi güçtür; bununla birlikte, bu ülkelerde endişe sebebi teşkil etmektedirler. İspanya’da, tedavi altında test edilmiş genç EUK’lar (25 yaş altı) arasındaki HIV yaygınlığı 2002’ye kadar % 12’nin üzerinde dengelenmiş olup (2 yıldan az bir süredir enjekte edenler olarak tanımlanan) yeni EUK’lar arasında, 2000-01’de % 15’ten % 21’e arttığından, 2002’ye kadar yüksek bir görülme oranına işaret etmektedir. İtalya’da, EUK’lar arasındaki yaygınlık eğilimleri bölgeler arasında büyük farklılık gösterirken bazı bölgeler hala belirgin ve yeni artışlar göstermektedir (Bolzano, Liguria, Molise, Toscana ve Umbria).
  Hoofdstuk 6: Opioà¯deng...  
De meeste landen met een aanmerkelijk aantal nieuwe heroïnecliënten elk jaar (behalve Duitsland, waar de rapportagebasis is uitgebreid) rapporteren dat er in de laatste vier tot vijf jaar sprake is geweest van een daling, zij het niet onder cliënten die al eerder in behandeling zijn geweest.
Her yıl önemli sayıda yeni eroin hastası olan çoğu ülke (raporlama tabanının genişletildiği Almanya dışında), daha önce tedavi görmüş hastalar arasında olmasa da, son 4-5 yılda bir düşüş meydana geldiğini bildirmiştir. Tekrar taleplerinin sayısı genel olarak düşmemiştir ve çoğu ülkede eroin için tedavi taleplerinin toplam sayısı aşağı yukarı sabit kalmıştır. Buna önemli istisnalar, rapor edilen toplam taleplerin düşmüş olduğu Almanya ve Birleşik Krallık'tır. Bununla birlikte, genel olarak, eroin için yapılan tedavi taleplerinin (bütün ve yeni talepler) yüzdesi düşmüştür; yeni taleplere ilişkin olarak bu oran, 1999 ve 2004 arasında esrar ve kokain tedavisi taleplerindeki artışların karşısında üçte iki civarından yaklaşık % 40’a düşmüştür (178).
  Hoofdstuk 7: Infectiezi...  
In Frankrijk, dat pas sinds 2003 HIV-gevallen registreert, is de incidentie van HIV onder ID’s toegenomen (zij het vanaf een laag uitgangsniveau), van naar schatting 2,3 gevallen per miljoen inwoners in 2003 tot 2,9 gevallen in 2004.
HIV vakalarının yalnızca 2003’ten beri kaydedildiği Fransa’da, EUK’lar arasında HIV görülmesinde, 2003’te bir milyon kişi başına tahmini 2,3 vakadan 2004’te 2,9 vakaya, (düşük bir seviyeden itibaren de olsa) bir artış meydana gelmiştir. Bu genel olarak mevcut çalışma verilerine uygun olmasına rağmen (aşağıya bakın), yeni raporlama sistemlerinin genellikle başlangıçta istikrarsız olduğu unutulmamalıdır. Portekiz’de, EUK’lar arasında yeni teşhis konulmuş HIV vakalarında önceden kaydedilmiş olan bariz bir düşüş, bir milyon kişi başına 98,5 milyon HIV enfeksiyonu vakası – AB’deki en yüksek oran – görüldüğünü ortaya çıkaran 2004 verileri karşısında kuşku konusu olmuştur (186). Birleşik Krallık'ta, EUK’lar arasında HIV görülmesi yavaş yavaş artmış olmakla beraber, şimdi yılda bir milyon kişi başına 2,5 vakanın altında bir oranda dengelenmiştir. İrlanda’da, hastalığın görülme oranı 1990’ların sonlarında artarak 2000’de yılda bir milyon başına 18,3 vakayla doruğa ulaşmış, 2001’de milyon başına 9,8’e inmiş ve akabinde 2004’te milyon başına 17,8 vakaya çıkmıştır.
  Commentaar ‘“ het drugs...  
In vele landen zijn opioïden (vooral heroïne) echter nog steeds de belangrijkste drugs waarvoor cliënten behandeling aanvragen, en zo’n 60 procent van alle geregistreerde aanvragen voor behandeling in 2004 kwam voor rekening van opioïden – en van deze cliënten meldde net iets meer dan de helft (53 procent) dat zij de drug injecteerden.
Bu raporda sunulan veriler, Avrupa genelinde tarihsel olarak uyuşturucu sorununun merkezi unsurları olarak eroin kullanımı ve enjekte edilmesine odaklanılmasının, çoklu uyuşturucu kullanımı ile uyarıcı kullanımının artan önemi ile geniş kapsamlı esrar kullanımının kamu sağlığına yönelik büyüyen etkilerinden dolayı daha geniş olarak ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bununla beraber, pek çok ülkede opioidler (başta eroin), hastaların tedavi sebebini teşkil eden başlıca uyuşturucu olup, 2004’te kaydedilmiş tedavi taleplerinin yaklaşık % 60’ına karşılık gelmektedir ve bunların içinde hastaların yarısından biraz fazlası (% 53) uyuşturucuyu enjekte ettiğini bildirmiştir.
  Hoofdstuk 3: Cannabis  
Jongens lopen een groter risico om intensiever te gaan gebruiken, wellicht omdat meisjes gevoeliger zijn voor afkeuring door de ouders en omdat zij zorgvuldiger zijn in de keuze van degenen onder hun leeftijdgenoten met wie zij omgaan.
Esrarın önlenmesinde cinsiyet önemli bir husustur (cinsiyet hakkında seçili yayına bakın). Belki de kızlar anne babaların onaylamamasına karşı daha hassas ve arkadaş seçiminde daha tedbirli olduklarından, erkek çocukları daha yoğun kullanım aşamalarına ilerleme konusunda daha risk çok altındadır. Ancak modern toplumlarda erkek ve kadınların geleneksel rolleri değiştikçe bu durum da değişmektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde esrarın yanı sıra alkol kullanımını da önlemeye yönelik projeler (Bagmaendene, Danimarka; Beer-Group, Almanya ve Risflecting, Avusturya) erkek çocukların iletişim becerilerinin eksikliğini ele almaya çalışmaktadır. Erkek çocuklar arasında yoğun alkol ve esrar kullanımının sebeplerinden birinin de kızlara yaklaşmakta zorlanmaları olduğu bilinmektedir, dolayısıyla bu projeler flört eğitimi önermektedir.
1 2 3 4 5 6 Arrow